Başlangıç > Tarih > Rusya’nın değişmez soykırım politikası

Rusya’nın değişmez soykırım politikası


Çeçenler ve İnguşlar diğer Kafkasya halkları gibi, özellikle XIX. yüzyılda Rus saldırısına ve kolonileştirme çabalarına uğrayan bağımsız dağlı halklardı. Müslüman liderleri Şeyh Şamil’in önderliğinde bu saldırıya karşı koydular. 1859’da Şamil esir düştü,1864’de ise toprakları Rus İmparatorluğu tarafından işgal edildi ve kendileri de dağlara sürüldü. Uzun süre karşı koymaları nedeniyle Kafkas savaşı 1817’den 1864 yılına kadar sürdü ve aşamalı bir Ruslaştırma siyaseti uygulandı.

Çarlığın yıkılışı Çeçen halkının bağımsızlığını yeniden kazanmasına yol açtı. Mart 1917’de, din alimleri, tüccarlar ve memurlardan oluşan Çeçen Ulusal Kabinesi Çeçen Kongresince seçildi. İnguş Ulusal Kabinesi de oluşturuldu. Güvenliklerinin sağlanması amacıyla Kuzey Kafkasyalılar 11 Mayıs 1918′ de bağımsız Kuzey Kafkasya Dağlı Halklar Cumhuriyeti’ni kurdular ve Bağımsızlık Deklarasyonu’nu ilan ederek Ruslardan ayrıldılar.

Çarlığın emelleri Sosyalizm postunda

Moskova’daki rejim, Kızıl Ordu aracılığıyla eski Çarlık kolonilerine saldırdı. Çarlık, “Rusya Merkez İcra Komitesi” adı altındaki yeni hükümetin bünyesinde yeniden canlandırılıyordu.
Komite, 20 Ocak 1920 tarihli kararnameyle Çeçenistan ve İnguşya’yı RSFSC bünyesinde Dağlık Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak ilhak etti.

20 Kasım 1922’de Çeçenistan Dağlık Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti(DÖSSC) bünyesinden ayrıldı ve RSFSC bünyesinde Özerk Eyalet olarak yeniden oluşturuldu.

7 Temmuz 1924’de DÖSSC lağvedildi ve İnguş Özerk Eyaleti oluşturuldu. 15 Ocak 1934’de Çeçen ve İnguş Eyaletleri tek özerk eyalet olarak birleştirildi ve 5 Aralık 1936′ da Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını aldı.

1817-1864 tarihleri arasında Çarlık, 1920’de Kızıl Ordu, 1944’de Stalin, 1994-1996 tarihlerinde Yeltsin, 1999-2000’de Putin’in sürdürdüğü soykırım hareketleri şunu gösteriyor: Rusya Çeçenleri yokedinceye kadar soykırıma devam edecek.

1920’de Lenin, komünist cumhuriyetler için “bu dünyadaki emperyalist güçlerin ortamında varlıklarını sürdürmek, Sovyetler olmadan olanaksızdı” diyerek bu pragmatik emellerinin gerekçesini anlatıyordu.
Bu durum, Çeçenistan dahil Kuzey Kafkasya halklarının bağımsızlıklarının tanınmasına karşın, Rus imparatorluğunun başka bir adla, RSFSC olarak yeniden doğuşu için bir temel hazırlıyordu.

Komünist olmak bile işe yaramadı

1924 yılında Lenin’in ölümünden sonra Stalin RSFSC’nin Rus olmayan uluslar ve dinler üzerindeki saldırgan siyasetini yaygınlaştırdı. Stalin, Moskova emperyalizmine karşı koyan Çeçen ve İnguşlara soykırım uygulayarak tepki gösterdi.

Zengin toprak sahipleri 1937-38 yıllarındaki soykırım hareketleriyle etkisiz hale getirildiler. Çeçen-İnguş Komünist Partisi de soykırımın hedeflerinden birisi oldu. 1934 yılında Komünist Parti’nin 11 bin 966 üyesi bulunurken, 3 bin 500 üye “istenmeyen kişi” ilan edildi.

Bin 500 üyenin ise “başka bir yere yerleştirildiği” açıklandı. 1938’de ise 822 üye “halk düşmanı” veya “Troçkist” olmakla suçlandı ve daha sonra da yokoldular.

Geniş çaplı diğer bir soykırım hareketi 1944 Şubatında gerçekleştirildi. Karar aslında bir yıl önce Politbüro ve Kızıl Ordu genel karargahı tarafından alınmıştı. Stalin, Voroşilov, Karanoviç, Hruşçev, Kalinin ve Beriya Almanlar ülkeyi terkedene kadar sürgünü erteleme niyetindeydiler. Molotov, Jdanov, Voznesenski ve Andreyev zorunlu göçün hemen gerçekleştirilmesi taraftarıydılar.

Fehim Taştekin

Kategoriler:Tarih
  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın